GENÇ MEMUR-SEN

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın’a Genç Memur-Sen Genel Başkanı Eyüp Beyhan tarafında dik duran anlamında hat sanatıyla elif yazılı  anlamlı bir tablo hediye etti. Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da FETÖ’cü darbe girişiminin püskürtülmesi, gerek yaşadığımız ülkede ve gerekse de içinde yer aldığımız coğrafyada işgal ettiği yer ve etkileri bakımından üzerinde her anlamda ciddiyetle durulması gereken hadiselerdendir.

15 Temmuz Işığında Türkiye Sempozyumu'nun temel amacı, Milletimizin 15 Temmuz Şanlı Direnişinin anlam ve mahiyetini tüm açılardan mercek altına almaktır. 15 Temmuz’un Yeni Türkiye’nin inşasında, siyasette, hukukta, kültürde ve fikir hayatında neleri değiştirdiğini tartışmak, bu tarihi dönüm noktasının yakın gelecekteki etkisini ve bu etkinin muhtemel sonuçlarını ülkemizin yeni yüzyılda hak ettiği yeri doğru anlamaya çalışmaktır.

Sempozyum, 15 TEMMUZ'un bir darbenin püskürtülmesinden öte, taşıdığı anlam ve muhtevanın değerli fikir insanlarının katılımlarıyla somutlaştırılması, toplumsal hafızamızda bir daha unutulmayacak şekilde yorumlanması ve henüz yeterince fark edilmeyen boyutlarıyla kavramsallaştırılmasını amaçlamaktadır.

Bu çerçevede Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen, Muhafazakâr Düşünce Dergisi ve Genç Memur-Sen tarafından hazırlanan ve Uluslararası Piri Reis Kültür Ajansı tarafından organize edilen sempozyum milletin evi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleşecekti.

Ana tema konuşmasını Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın yaptığı sempozyumda, Serhat Buhari Baytekin, Halil Berktay, Hüseyin Yayman, Bekir Berat Özipek, Meryem Göka, Hüsamettin Arslan, Birol Akgün, Üzeyir Tekin, Burhanettin Duran, Musatafa Yeneroğlu, Merve Şebnem Oruç, Mehmet Akif Kireşçi, Adam McConnel, Eyüp Beyhan, Yasemin Abayhan, Yusuf Alabarda, Yavuz Fettahoğlu, İsmail Emrah Karayel, Melih Acartaş, Abdülvahit Yücel gibi siyasetçi, akademisyen, sosyolog, yazar, gazeteci, aktivist, sivil toplumcu, fikir ve düşünce insanı farklı bakış açılarıyla tebliğ sundu.

Sempozyuma Genç Memur-Sen’in Ankara Teşkilatında binlerce kişinin katılımıyla salon doldu taştı.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, 15 Temmuz'un terörle mücadelede önemli dönüm noktalarından olduğunu söyledi.

Kalın, 15 Temmuz Işığında Türkiye Sempozyumu"nun açılış konuşmasını yaptı. 15 Temmuz gecesinin magazinleştirmeden ve trajedileştirmeden geleceğe aktarılması gerektiğini dile getiren Kalın, darbe girişimi gecesinin herkestebüyük yaralar açtığını anlattı. 

Kalın, bu darbe girişimi başka ülkede olsaydı devlet kurumları ve ekonominin çökeceğini, toplumun birbirine düşeceğini oysa Türkiye’nin 7 Ağustos’ta Yenikapı'da yeni bir ruhla dimdik ayaklarının üzerinde durduğunu belirtti. 

Fırat Kalkanı Harekatı ile dünyaya DEAŞ'la nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda önemli bir ders verildiğini söyleyen Kalın,Türk ordusunun desteğiyle bölgenin DEAŞ'tan temizlenmesi için çalışmalarının devam ettiğini aktardı. 

Bütün bunların Türkiye'nin bünyesinin sağlamlığını gösterdiğine işaret eden Kalın, 15 Temmuz’un "Türkiye'nin özneleşme sürecinin dönüm noktalarından olduğunu, Türkiye’yi özne olarak görmeyenlerin o gün fena halde yanıldığını" vurguladı. 

Kalın, Anadolu insanının özne olma hakkını elinden almak için her türlü kumpasın içinde olan vesayet odakları ve onların yerel maşalarının bu milletin hürriyet ve hakimiyet ruhunu o gün de bugün de anlamadığına dikkati çekti. 

Bir milletin tahakküm altına alınmasının farklı biçimleri olduğunun altını çizen Kalın,"Bir milletin ayağa kalkması demek, her alanda maruz kaldığı işgale ve tahakküme 'dur' demesiyle olur.15 Temmuz böyle bir işgal ve tahakküm girişimiydi." diye konuştu. 

Darbecilerin 40 yıllık darbe planı varsa bu milletin de bin yıllık vicdani, irfanı ve basireti bulunduğunu belirten Kalın, Anadolu irfanının derinliklerinden fışkıran ruhun o gece tarihi yeniden yazdığını ve tarihin akışını değiştirdiğini vurguladı. 

İçeride ve dışarıdaki gafillerin bunu anlamayacağını söyleyen Kalın, "15 Temmuz darbe girişimi, yıllarca vesayet sistemi ve bürokratik oligarşiyle mücadele kisvesi altında kendi vesayetini kurmaya, devletin kurumlarını ele geçirerek kendi bürokratik oligarşisini kurmaya çalışan bir terör örgütünün son çırpınışıydı." ifadelerini kullandı.

"TERÖR KARTINI ÖNE SÜRENLER YİNE HÜSRANA UĞRAYACAK" 

15 Temmuz'da namlusunu millete doğrultanların Türkiye’nin "eski Türkiye" olmadığını unuttuğunu dile getiren Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"FETÖ açısından bakıldığında, temel tutarsızlık, kendilerini darbe mağduru lanse ederek muhafazakarların, dindar insanların 27 Mayıs'tan 27 Nisan'a kadar çeşitli darbeler ve müdahaleler nedeniyle yaşadıkları acılar üzerinden prim yapmaya çalışan bir örgütün neticede gücün şehvetine kapılarak ve bir üst aklın talimatlarına uyarak, 15 Temmuz'da darbeye kalkışmasıdır. Fakat milletin onlara attığı tokat, onların bütün planlarını altüst etti. Bu milletin bundan sonra da kendi iradesi ve özgürlüğüne kasteden tüm odaklara ayını tokadı atacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.

15 Temmuz darbe girişimi, PKK dahil tüm terör örgütleriyle mücadelede de önemli bir dönüm noktası olarak görülmelidir. Zira FETÖ terörüne karşı dimdik bir duruş sergileyen milletimiz, PKK terörü karşısında da aynı sağlam duruşu bugün sergilemektedir. Siyaseti ve milletin meclisini, örgüt vesayetine almaya çalışan terör örgütü bu süreçte hem halkımızdan hem de devletten ağır bir darbe yemiştir, bundan sonra da yemeye devam edecektir. Darbe girişiminin ardından güvenlik güçlerimizde zafiyet oluşacağını umanların da umutları da boşa çıkmıştır. FETÖ tarafından güvenlik güçlerimizin arasına sızdırılmış hainlerin ordudan ve emniyet birimlerimizden temizlenmesinin ardından, terörle mücadele daha etkin ve sonuç odaklı bir şekilde sürdürülmektedir. Bu konudaki kararlığımız da tamdır. Türkiye'yi zayıflatmak, küçültmek ve kaosa sürüklemek için terör kartını öne sürenler devlet ile milletin kader birliği yaptığı bu kritik dönemde yine hüsrana uğrayacaklardır. "

15 Temmuz sonrası FETÖ'nün bugüne kadar çıkarları için istismar ettiği ve içini boşalttığı "liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirlik" ilkelerinin üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğine dikkati çeken Kalın, FETÖ'nün bu 3 ilkeyi ihlal ederek devletin kilit noktalarına kendi adamlarını yerleştirdiğini, karanlık iş ve ilişkilerinde devletin imkanları ve milletin kaynaklarını hoyratça kullandığını söyledi.

"TÜRKİYE'Yİ ZAAFA DÜŞÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR"

15 Temmuz'un, bu sürece de "dur" dediğini anlatan İbrahim Kalın, şunları kaydetti:

"Darbecilere karşı göğsünü siper eden milletimiz, ekonomimize yönelik saldırılara da göğüsünü siper ediyor, buna karşı mücadele veriyor. Darbe girişimini takip eden iki hafta içinde milyarlarca dolar bozdurarak Türk lirasına yönelen vatandaşlarımız bugün de yeni bir dolar ve döviz operasyonu karşısında ellerindeki dövizleri bozdurarak Türk lirası ve altına yönelerek ekonomisine, ülkesine, milli değerlerine sahip çıkıyor. 

Türkiye'nin milleti ve devletiyle bu asil ve kararlı duruşunu hazmedemeyenler, karalama kampanyalarıyla, algı operasyonlarıyla, yıpratma girişimleriyle Türkiye'yi zaafa düşürmeye çalışıyorlar. 'Diklenmeden dik duracağız' diyen liderinin dünya sistemini sorgulamasından rahatsız olanlar itibarsızlaştırma kampanyalarını devreye sokuyorlar.

Aslında işin özü şu, Tayyip Erdoğan Filistin'den, 'Dünya 5'ten büyüktür'e ve BM Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi gerektiğinden Suriye'deki mülteci krizine kadar, bütün konularda uluslararası sistemin kusurlarını, günahlarını onların yüzüne vuruyor. Onlara aslında ayna tutuyor. Onlara ayna tutuyor ama onlar aynada gördükleri şeyden rahatsızlar. Fakat aynada gördükleri şeyi değiştirmek yerine aynayı tutana saldırmayı tercih ediyorlar. "

Gençlik Oturum Başkanlığını yapan Genç Memur-Sen Genel Başkanı Eyüp Beyhan, “Dünyanın ekabirleri 1943’de Malta limanında bir araya gelerek yeni bir dünya düzeni kurdular. İnfiltere, ABD ve Rusya birlikte yeni bir dünya düzeni kurdular. Amaçlar dünyaya barış, huzur getireceklerdi. İnsanların refah seviyelerini yükselteceklerdi. Peki sonuç ne oldu? Bu gün baktığımız zaman dünyanın hali perişan durumda. Yoksulluk gittikçe artıyor, İslam coğrafyası kanlar içinde. Emperyalist ve Siyonistler kendilerine göre bir dünya tasarlamışlar. Kendilerine göre bir sistem kurmuşlar. Bu eksende bütün dünyayı dizayn ediyorlar. Halkların kendi iradelerine göre seçtikleri yönetimlere darbe yapıp, kendilerinin kuklalarını getiriyorlar. Türkiye’nin siyasal tarihine baktığımızda on yılda bir darbe yapılmıştır. Son 14 yıldır Türkiye Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bir şahlanışa şahit oldu. Türkiye, güçlü oldu, bölgesinde lider bir ülke oldu. Türkiyenin bu yükselişini emperyalist ve Siyonistleri rahatsız etti. Bunlarda Türkiye ve liderini hedefe koydular. Her türlü oyunu oynadılar, ama başarılı olmayınca bu sefer silahla darbe yapmak istediler. İçimizdeki beyinsizler ve işbirlikçilerle birlikte 15 Temmuz akşamı bir girişimde bulundular. Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’ı hedef’e koydular. Ama başaramadılar. Allah bu şer güçlerin tuzağını buzdu. Millet olarak tek yürek olduk, gençlik olarak iman ve inancımızla göğsümüzü siper ettik. Emperyalist ve Siyonistlere size asla köle olmayacağız dedik. Türkiye gençliği olarak ülkemize ve liderimizin yanında olduğumuzu sadece sözle değil fiili olarak gösterdik ve göstermeye devam edeceğiz”dedi.

Beyhan; “Herkes bilsin ki biz bu ülkenin ve bu toprakların asli unsuruyuz. Sahibi biziz. Namusumuz bize ne kadar mukadesse vatanımız ve topraklarımızda bize o kadar mukadesdir. İşe yaramaz, bunlardan olmaz denilen gençlik 15 Temmuz gecesi kendini ağır silahlara siper etti. Bu bayrak inmez, ezan dinmez bu semada diyen bir gençlik, darbecilere darbe indirdi. Tankın gücüne güvenenler, imanlı ve inançlı gençliğin ihlâsına yenildi.  Gençlikle ilgili yapılan bütün menfi tanımlamalar iflas edilmiştir. Gençlik sosyolojisi gençlik paradigması iflas etmiştir. Yeni bir sosyolojik paradigmaya ihtiyaç vardır” dedi.