GENÇ MEMUR-SEN

TDED Ankara şubesinde konuşun Beyhan, bilgi ve bilginin işleyişini, bilginin bilince dönüştürülmesi ve dirilişin gerçekleşmesini konusunu kategorik başlıklara ayırarak yaptığı konuşmada bilginin tanımını yaparak başladı.

Beyhan; Bilgi nedir diye soruduğumuzda, bir şeyin farkında, şuurunda yada onu anlamaktır. Felsefe bilgi çalışmasına “epistemoloji” yeni bilgi çalışması denir. Bilgi çalışmasının ünlü temsilcisi Platona göre bilgi, “meşrulaştırılmış doğru inançtır”. Sokrates bilginin objektif olduğunu, gerçek bilginin değişmeyeceğini savunmaktadır.  Sokrates’in öğrencisi Platon ise doğuştan bilginin varlığını savunmaktaydı.  Aristotales’e göre asıl olan tümelin bilgisidir. Rasyonalizim, içkin idealizim, bilgimizin kaynağını akılda görürler. Goorge Berkeley göre ise her şey ide adını verdiğimiz kendi zihinsel içeriklerimizdir. Immanuel Kant’a göre biz fenomenleri, nesnelerin bize göründükleri şekillerini biliriz. Görüldüğü gibi bilginin mahiyetine ilişkin birçok görüş mevcuttur. Farklı görüşlerin kendilerine göre kesinlik aramıştır.

İlim ve alem aynı kökte gelen iki kelimedir. Varlığın her bir kategorisi bir alemdir. Allah Alemlerin rabbidir. Bu kökten olmak üzere eşyanın zihnimizdeki bilgisi de bir alemdir. Bilgi ise ilmin biraz daha yalın kaçmış Türkçesidir. Yani bilgi ve ilim yaklaşık aynı şeydir. Burada asıl olan bilgidir. Bilim bilgiye ulaşmasının bir vasıtası olmaktan ibarettir.  Felsefe dünyasına baktığımızda bütün filozoflar, devletler, dini müesseselerin hareket merkezi bilgi olmuştur. Filozofların ütopyalarına baktığımızda da bilgi eksenli bir toplum, bilgi eksenli bir devlet tahayyülleri vardır.  Tarihe baktığımızda bilgi merkezli hareket eden bütün toplumlar güçlü olmuştur.  İlmi ve bilimi ihmal eden miller ise sefalete mahkum olmuştur.

Bilginin ve ilmin kaynağı hakikattir. Yani yegane sahibi Allahtır. Allahın ilmi, alemin tümünü kuşatmıştır. Allah adildir. Çalışana, çaba gösterene verir. Bilgi kim işletmişse gücü o elde etmiştir. Francis Bacon 'un "bilgi güçtür" diye bir tezi vardır. Burada şunu da ifade etmem gerekiyor; “Allah’tan başka güç yoktur” ayeti ise, gücün tanımını daha net bir şekilde yapmamıza imkân vermektedir. Bu ifade, “Allah’ın iradesine karşı hiçbir irade direnemez” anlamındadır. Yoksa başkalarının ‘hiçbir’ gücü yoktur anlamında değildir.

Bizler dirilişten söz edeceksek bilgisiz, ilimsiz bir dirilişin söz konusu olmayacağını ifade etmem gerekiyor. Üstat Sezai Karakoç; “diriliş felsefesi asıl itibarıyla yeni bir toplum, yeni sitemler düzenidir” der. Diriliş iyiliğin ve uğurlu, mutlu bir toplumun gerçekleşmesinin adıdır. Bu bağlamda diriliş aynı zamanda cehalete karşı duruşun adıdır. Cehaletin zıddı ise bilgidir. Burada anlaşılıyor ki bilgisiz bir dirilişin olmayacağı kesindir. Öyleyse bizlerde bilgiyi bilince dönüştürerek yeni bir şahlanışı gerçekleştirebiliriz. Yenileme bilinci, Zaman ve mekan bilinci, sorumluluk bilinci, aldığımız mirasın farkında olma bilinci, biz olma bilinci, emanet bilinci, iyilik bilinci, millet ve ümmet bilinci birey-aile ve toplum bilinci, şehir ve kültür bilinci ve medeniye bilincimizi yeniden kuşanarak yeni bir dünya kurabiliriz.

Bütün insanlığın kurtuluşu olmayan bir kurtuluş, hiç birimizin kurtuluşu olamaz. İlimden, eğitimde ve sanatta, iktisatta, siyasette atacağımız sağlıklı adımlar ve takınacağımız şahsiyetli tavırla istikbalin büyük medeniyeti kurabiliriz.  Tarihimizin kahramanlık sayfalarını çağa taşıyarak, çağın koşullarına göre zamanın ruhuna göre yeniden kurmamız gerekiyor. Onun için bilgide kendimizi donatmamız gerekiyor. Eğitim sistemlerimizi de bu eksende şekillendirmemiz lazım. Üniversitelerimizi yeniden formatlamamız lazım. Yeni paradigmamızın temeli bilgi, ilim’i merkeze alarak tevhid, adalet, özgürlük, ahlak ve onur ekseninde geliştirmeliyiz.

Bilmeliyiz ki çağı değiştirecek olan güç, İslam milletinin ruhunda bir tohum olarak beklemektedir. Ülkemizin ve İslam aleminin sorunlarının çözüm merkezi batı şehirleri olamaz. Kendi sorunlarımızla bir an önce yüzleşip sorunlarımızı çözerek emperyalist batıyla hesaplaşmalıyız. Bizi büyütecek ve illeri taşıyacak olan bu üst bakıştır. Dünya Müslümanları ve gençleri bu bakışa sahip olması için çalışmalıyız” diye konuştu.

Beyhan, konuşmaların sonunda dinleyicilerde gelen soruları cevapladı. Akabinde Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Ankara Şubesi yönetim kurulu üyesi ve programlar koordinatörü Necmettin Evci tarafında Genç Memur-Sen Genel Başkanı Eyüp Beyhan’a bir tablo takdim etti.